KURTULUŞUNUN 100.YILINDA GELECEĞE YÜRÜYEN ERZURUM
Yıllar evvel kaleme aldığım bir kurtuluş yazısında “Tamam coşkuyla kutlayalım kurtuluşumuzu, ama neden kurtulacak duruma düşmüş memleket, onun da muhasebesini yapalım bu vesileyle.” Mealinde bir şeyler söyleyince hatırını çok saydığım bir büyüğümün eleştirisine maruz kalmıştım.
“Yahu sırası mı mutlu bir günde böyle sözlerin, dur millet bir güzel tadını çıkarsın kurtuluşunun, sonra yazarsın çizersin nedenini, niyesini.” Demişti.
“Millet kutlasın” sözü takılmıştı kafama. “Resmî hiç bir tarafı olmayan bir şehir günü” olarak kutlanmalıydı evet, 12 Mart. Her hanesinden bir şehit, bir gazi, bir kahraman çıkarmış Erzurum, işin kutlama tarafına hiç iltifat etmiyordu. Ne kendiliğinden sokaklara, caddeler taşan bir neşe, bir coşku, ne dalga dalga tören alanlarına akan kalabalıklar? Yıllarca kurtuluş merasimlerimiz, devlet kurumlarının biraz da ciddi seyircilerin bıyık altı tebessümlerle seyrettikleri “temsili muharebe”lerle sınırlı kaldı. Sonra o sayfa da kapandı gitti.
Bunun nedenini çok düşündüm. Şehir kendi kurtuluş gününü kutlamak için elinden gelen gayreti neden göstermiyor? Düşmanı kovmak için elinden gelen, hatta gelmeyen, insan gücünün üstünde çaba gösteren Dadaşların torunları, neden bu tarihi günde bir tevazu anıtına dönüşüyor? Kendimce bulduğum cevap, bir önceki cümlede saklı: Evet, O, kahramanlığın merasimden incineceğine dair asil bir ruh halinin etkisiyle vakur bir duruşu coşkuya tercih ediyor.
*
“Millî Mücadele’nin ateşinden yeni bir Anadolu doğdu.” Diyor, bir yazarımız. Ben de diyorum ki, evet, Bu ateş de Erzurum’dan yakıldı. O yüzden bir başka yazarımızın “Her şeyin başladığı şehir” dediği bu “Ruhaniyetli belde”nin kurtuluş yıldönümü yerel bir bayram değil, hakikaten genel bir bayramdır kanaatime göre.
Yüzüncü yıl kutlama programlarına şöyle bir baktım, güzel etkinlikler düşünülmüş. Büyükşehir Belediyesinin, Sivil toplum örgütlerinin, dernek ve vakıfların çabalarını alkışlıyorum. Hiç değilse yüzüncü yılda tüm faaliyetlere halkın güçlü katılımını temenni ediyorum. Bunun sağlanması için de çaba gösterilmesi lazım sanıyorum.
Şehir ruhu ayağa kalkmalı kurtuluş haftasında, halkın içten, samimi, doğal coşkusu yansımalı sokağa. Etkinlik salonları dolup taşmalı, genç dadaşlar dedelerinin cepheye koştuğu gibi buralara akın etmeli. Gönlümüz bunu diliyor.
Bir dileğimiz daha var şehir önderlerinden, kutlama komitelerinden, bu işe alın teri, beyin teri katan fedakâr dostlardan. Geçmişi hakkıyla anmak, geleceğe güçlü kulaçlar atmakla mümkün. Gelecekle ilgili vizyonlarımız bugünkü eylemlerimizi belirler çünkü. Etkinliklerde gönlümüzü beynimizle harmanlayıp, şehrin geleceğini de konuşalım biraz, öyleyse…
Erzurum “içimizdeki aydınlığın aynasıdır.” İçimizi karartarak onu da karartmayalım. Kurtuluşumuzun, kuruluşumuzun, dirilişimizin 100.yıldönümü kutlu olsun!